“Ülkelerin birinde, yaptığı iş dillere destan bir marangoz yaşardı. Artık emeklilik çağının geldiğini düşünmeye başlayan yaşlı marangoz birgün, iş yaptığı müteahhite, işinden ayrılmak, eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek istediğinden söz etti. Müteahhit iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü; ondan, son bir ev yapmasını rica etti.

Marangoz kabul etti ve işe girişti; ne var ki gönlünün yaptığı işte olmadığını görmek pek kolaydı. Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne talihsizlikti! İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi ve evi gezdikten sonra dış kapının anahtarını marangoza uzatarak “Bu ev senin, sana benden hediye,” dedi. Marangoz, yaptığından çok utandı. Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O zaman hiç böyle yapar mıydı?”

Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız. Ne var ki, geriye dönemeyiz...

Hepimiz, yaptığımız iş ne olursa olsun, birer marangozuz aslında... Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikeriz yaptığımız işte. Mühim olan, işimizi nasıl yaptığımız ve olması gereken, yaptığımız işe “kendi oturacağımız bir ev yapar gibi” itina gösterip, emek vermek.

AYKİMTAŞ olarak söz veriyoruz;

- Müşterilerimiz, bayilerimiz ve iş ortaklarımız ile olan ilişkilerimizde her zaman samimi olacağımıza,

- Sorumluluk almaktan korkmayacağımıza,

- İşimizin her aşamasında tutku ile çalışacağımıza,

- Kendimizi ve markamızı sürekli geliştireceğimize,

- Bu takımın bir parçası olacağımıza,

- Cesur kararlar alacağımıza,

- Verdiğimiz sözlerin arkasında duracağımıza,

- Yaptığımız her işe değer katacağımıza,

- İsraf etmeyeceğimize,

- Adil ve güvenilir olmaya,

- Yaşadığımız bu dünyanın bir parçası olup, tüm canlılara saygı duyacağımıza.

Ne mutlu, işini severek yapanlara...